Nelson A. Rockefeller'den ABD Başkanı Eisenhower'e
1956'da yazılan gizli mektup |
|
Şu önemli geçeği gözden uzak tutamayız: magnezyum, krom, kalay, çinko ve tabii kauçuğumuzun tamamı, bakır ve petrolümüzün önemli bir kısmı, kurşun ve alüminyumun üçte biri, denizaşırı ülkelerden gelmektedir. En önemlisi, ABD tarafından kurulmuş askeri paktlardan, herhangi birinin etki alanında bulunan Asya ve Afrika'nın az gelişmiş bölgelerinden gelmektedir. Süper stratejik maddelerin, bu arada uranyumun durumu da yukarıdakiler gibidir.
2- Bu askeri paktları sağlamlaştırmak ve genişletmek için Marshall Planı'nın Avrupa'da bize sağladığı kadar, ya da ondan daha büyük ölçüde, politik ve askeri nüfuz garantileyecek genişlikte bir ekonomik yayılma planını Asya, Afrika ve diğer azgelişmiş bölgelerde uygulamak zorundayız. Bunun için, az gelişmiş ülkelere yaptığımız ekonomik yardımların büyük kısmı, askeri paktlarımıza hizmet etmek üzere kurulmuş olan kanallardan akmalıdır. Bu ise bizi, askeri paktların biçimlerinde belirli değişiklikler düşünülmelidir. Başka bir deyişle, askeri paktların ekonomik yanını mümkün olduğu kadar belirgin hale getirmeliyiz. Bizim askeri paktlarımıza çekmek istediğimiz ülkelere geniş ölçüde ve akıllıca ekonomik yardımlar yapmalıyız. Fakat bunu şimdiye kadar yaptığımızdan daha dikkatli ve elastiki bir biçimde yapmak gerekmektedir.
Çok özel durumlarda herhangi bir şart ile koşmamalıyız. İkinci dönemde, hem politik hem de askeri şart ve taleplerimizi kabul ettirme yolu açılmış olacaktır.
3- Bu ilkelerden hareketle, Amerikan iktisadi yardımının yapılacağı ilkeleri üç grupla toplamayı teklif ediyorum. Ekonomik işbirliğinin çeşitli biçim ve metodları, bu her üç grupta da kullanılmalıdır.
Birinci gruba bizimle dost olan ve bize uzun süreli, sağlam askeri paktlarla bağlanmış olan antikomünist hükümetlerin iktidarda olduğu ülkeler girer. Bu ülkelerde yapılacak yardımlar ve açılacak krediler öncelikle askeri nitelikte olmalıdır. Oltaya yakalanmış balığın yeme ihtiyacı yoktur. Bu noktada Dışişleri Bakanlığı ile aynı fikirdeyim, genişletilmiş iktisadi yardım, örneğin Türkiye'ye, bazı hallaerde düşünülenin tersi sonuçlar verebilir. Yani, bağımsızlık eğilimini artırıp, mevcut askeri paktları zayıflatabilir. Bu tip ülkelere -Türkiye gibi- doğrudan doğruya iktisadi yardım da yapılabilir, ama bu ancak bize uygun ve bağlı hükümetleri iktidarda tutacak ve bize düşman muhalifleri zararsız bırakacak biçim ve miktarda olmalıdır.
(Yazıdan sadece alıntı)
Derin saygılarımla.
Nelson A. ROCKEFELLER
Kaynak: "Petrolün Ekonomi Politiği" (Halil Nebiler-Suat Parlar, Sarmal Yayınevi Temmuz 1996, s135-142) adlı kitaba, "Oltadaki Balık Türkiye" (M. Emin Değer, Çınar Yayınları, Eylül 1993. s339-346) adlı kitaptan alınarak eklenmiştir.
Aslında Daha Belirgin Örnekleride var, Girmek istedikleri Ülkeleri Önce Karışıklık Yapıp Örnek Hastalık Yayıp Sonra Birleşmiş Milletler Gibi Kuruluşlarla Veya Askeri Olarak Nato Vs Girip 'O' Ülkeleri Sömürge Yapmak veya 'O' bölgede Hakimiyet Sağlamak buraya Kadar Aslında Herşey Tamam ama Yapanlardan Çok Yaptıranlar Kimler?. Bizlere Kendilerini Görünmez Yaparlar Çeşitli Kamufleler ile Görünürler Masonluk Üllüminati veya Politikacılar Vs Gibi, Deşifre Olmak Ençok Korktukları Şeydir Çünkü Ozaman Görünür ve Dokunulur Olurlar ama Korktukları Başlarına Geliyoki Şuan Dünyayı bu Derece Karıştırıp Tekrar Görünmez Olup Herşeyi Kontrollerini Altına Alıp Enbaşta Aileleri Sonra Yaşadıkları Ülke ve Yaşadıkları Bölge Refah içinde Diğerleri ise Hizmetkarı Örneğin Alman Kökenli Rothschild ailesi, bu Aile Başta Almanya Avusturya İsviçre Gibi Ülkeleri İstedikleri Gibi Yönlendirme Güçüne Sahiptirler, ((Ülkemizdeki Darbe Girişiminin Başarışızlığından Sonra bu Ülkelerdeki Algı Operasyonlarına Bakmak Bile Yeterlidir)) Tavuğun Önüne Yemi Atıyorlar Tavuk Sadece Yiyerek Yemin İstikametinde Gidiyor
YanıtlaSilKafayı Kaldırıp Bakmaz Yemin Kim Atıyor..
(SAYGILARIMLA Ümit)